Kelepçe

Suçlu ya da suçsuz olunduğu bilinmeyen kişiler gözaltına alınırken neden kelepçe takılır? Bu soru üzerine bir hikayem var. Yaklaşın..

2012 yaz aylarından İstanbul Üniversitesi merkez kampüsünde her zamanki eylemler sırasında ön saflarda yerimi almış bulunmaktaydım. Eylem niteliği ve grupları aktarmanın çok doğru olmadığını düşünüyorum. Neyse eylemin ortasından karşı grupla arbede yaşandı. Araya giren kolluk kuvveti ve okul güvenliği dayaktan nasibini aldı tabi. Sonra dağılma, kaçışma vs derken olaylar oldu bitti.

Tahmini bir ay sonra falan okulda sivil giyimli biri önümü kesti.

-Tayfun Uzunburun dedi.

-Evet dedim buyurun.

Elinde bir kağıt, beni vatan emniyete davet ediyor. Okulun içerisinde polis otosuna binip gittik tabi. Bu esnada o zamanlar üyesi olduğum siyasi hareketin avukatlarına ve sorumlularını durumu bildirdim. Emniyete gidince öğrendim ki saçma sapan bir suçlama ile karşı karşıyayım. Yani şöyle; evet eylem esnasında oradayım, çıkan arbedede yumruklar, tekmeler atmışım ama söyledikleri illegal örgütün üyesi değilim. Resmi olarak başka bir partinin üyesiyim zaten. Basit birkaç ifadeden sonra emniyetten ayrıldım.

Olay zaten buradan sonra başlıyor..

Kolluk kuvveti arkadaşlar sorun olmayacağını söylemişlerdi ancak ağzı burnu kırılan güvenlik görevlileri şikayetçi olmuş. Mezuniyetime yakın kamu davası açıldığıyla ilgili mahkeme kağıtları geldi. O ara mezun oldum, yurtdışına bakanlığın bir projesinde çalışmaya çıktım. Gitmeden önce de üyesi olduğum parti avukatlarına vekalet verdim. Davayı takip edin başıma bela gelmesin burası Türkiye ağalar diye.

Ben yurt dışındayken gezi olayları vs oldu. Köprünün altından çok sular aktı derken bizim avukat yavşaklar davayı takip etmemiş. Mahkeme sadece ifade için çağırmış ancak ben adreste bulunamayınca yakalama/zorla getirme kararı çıkartılmış.

Bu esnada 9 aydır yurt dışındayım. Gezi olayları falan derken Avrupalı’nın Türkiye’ye olan bakışı şu; Devrim olacak. Çok tehlikeli. Sakın gitme. Ucuz uçak bileti bulmuşum kaçırır mıyım? Cuma akşamdan Viyana’dan bindim uçağa, pazar günü Sabiha’dan geri döneceğim. 

Şak! Dananın kuyruğunu kopardılar. Dış hatlardan girdim. Pasaport kontrolünde polisler fısır fısır konuşuyorlardı. Anladım tabi bir pislik var. İki tane daha polis geldi. Buyrun beyefendi dediler. ŞAAK kelepçe. Yavşak bir de sıkıyor sanki adam kesmişim! Karşılıklı restleşmeden sonra biraz daha sıktı tabi kelepçeyi.

O kadar sinirliyim ki aylar önce vekalet verdiğim yavşak işini yapmadığı için başıma gelen duruma bak! Belki adli sicilim bozulacak anasını satayım aklımdan neler geçiyor anlatamam! Avusturya’ya geri dönemeyeceğim. Beni bırakmayacaklar. Adli sicilim bozulursa TR’de çalışamam vs vs.

Cuma akşamı olması ve ertesi günlerin haftasonu olmasından mütevellit zart diye Pendik karakokoluna götürülmek üzere göz altına aldılar. Elde kelepçeler sağlık kontrolü için Pendik devlet hastanesine gidiyoruz. Her yere kelepçeyle gidiyoruz ama. Sanki yolda güvenlik güçleri dövüp kaçacağım!

İşlemleri hallettik, geldik karakola. Kimi aramak istersiniz diyorlar? Kimi arayacağım lan! İki günlüğüne tatile gelmişim anamı/babamı arayıp yüreklerine mi indireyim. Yok dedim kimsem geçtim.

O filmlerde gördüğünüz afilli fotoğraftan çektirdim. Sağa dön, sola dön. Şunu elinde tut falan.. Ancak durum bana hala o kadar komik geliyor ki gülüyorum. Memur kızdı, gülme dedi. Dişlerin görünmesin fotoğrafta.

Bir gün ve gece nezarette kaldıktan sonra nöbetçi mahkemeye hakim abi gelmiş. Getirsinler demiş delikanlıyı.

Tekrar kelepçeler takıldı. Gittik taa çağlayan adiliyesine. Hakimi görmedim bile. Elemanın biri geldi önüme, şunları şunları söyle ben yazacağım sonra evine gidersin dedi.

Şaka mı lan bu! Suyumu çıkardınız iki günde. Saçlarım beyazladı. Her şey bu kadar basit miydi?

Neyse iki cümle kurdum. Sonra karar! Gidebilirsin gardaş.

Geri dönerken beni getiren güvenlik güçlerinden rica ettim. Artık suçsuzum tabi, kanıtlandı. Babacanlar beni de eve atasanıza dedim. Hayır demediler. Hayatımın en hızlı Avrupa-Asya transit geçişini yaşadım. Polis otosunda sirenler eşliğinde evime kadar geldim.

Sonuç şudur ağabeyler. Kelepçe, nezaret, karakol, dava, hakim gibi şeyler bir kenara. Bu yaşadıklarımdan sonra hayatımın çevresini mücadeleyle ördüğüm siyasi hareketle ilişiğimi kestim. Allah belanızı versin dedim. Bu kadar mıydı yoldaşlık! Küsen sevgili gibi ben aramadıkça onlar da aramadı. Bu ilişki böylece eriyip gitti.

İkinci sonuç ve düşünülmesi gereken şudur; suçu belli olmayan kişiye neden kelepçe takılıp orada burada halk içinde dolaştırılır!

Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.